Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – Murat Yaldız 1987 yılında, 2 çocuklu bir ailenin büyük oğlu olarak İstanbul’da dünyaya geldi. Aslen Antalyalı olan Murat’ın babası muhasebeci, annesi ise ev hanımı. Çocukluğu İstanbul Güngören’de geçen Murat sonrasında Esenyurt’ta yaşamaya başladı. Kocaeli Üniversitesi’nde okuyup çalışma hayatına da orada başlayan Murat, evlendikten sonra tekrar İstanbul’a geldi. İşte 2 çocuk babası olan Murat’ın, Norveç’e taşınma kararı alma hikayesi.
2011 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra kendi mesleğini yapma fırsatı olmadı. En kolay yoldan iş hayatına atılmak için garson oldu ve sektörüne giriş yaptı. Uzun yıllar bu sektörün farklı kollarında çalıştı. Yeri geldi toptancı da çalıştı, yeri geldi kafelerde baristalık da yaptı.
‘SIFIRDAN HAYAT KURMAK ZOR OLSA DA NORVEÇ’E GELDİK’
“Türkiye’deyken eşim de ben de çalışıyorduk” diyen Murat, eşinin hamile olduğunu öğrendikten sonra artık yurt dışında yaşama kararlarını kesinleştirdiklerini söyledi. Öncelikleri artık doğacak bir çocukları vardı. “İnsan anne-baba olunca bu sorumluluğa da sahip oluyor” diyen Murat Yaldız, “Araştırmalarımız neticesinde her ne kadar sıfırdan bir hayat kurmanın bizi zorlayacağını biliyor olsak da hem çocuğumuz hem de kendimiz için Norveç’in güzel bir başlangıç olacağına karar verdik. Norveç’e geldikten sonra da ilk olarak gıda sektöründe çalıştım ama aldığım maaşı düşük bulunca daha iyi ne yapabilirim diye düşünürken hem sevdiğim hem de geliri daha iyi olan şoförlük mesleğine karar verdim. Uzun ve zorlu bir süreçte olsa bunu başardım. Yaptığım işi seviyorum. Kendimce bu işi yaparken huzur buluyorum. Trafiğin olmadığı yollarda, coğrafi güzelliklerinin bütün insanlar tarafından bilindiği bir ülkede, doğanın içerisinde eşsiz manzaralara direksiyon sallıyorum” şeklinde konuştu.
‘BİR YANDAN ÇALIŞIP BİR YANDAN DİL KURSUNA GİTTİM’
Kendisi gibi sonradan gelen bir göçmen için en zorlayıcı etmenin dil olduğuna değinen Murat, “Her ne kadar B sınıfı ehliyet için Norveç’te Türkçe sınava girebilsek de söz konusu ağır vasıta ehliyeti olunca sürücü kursuna kaydolabilmek için en az B1 seviye Norveççe biliyor olmanız gerekiyor” diyerek ekledi:
“İşin bir de mesleki dil boyutu var. Birçok mesleki terimi, araç üzerindeki ekipmanları ve lojistik sektöründe faaliyet gösteren bir kişinin bilmesi gereken her şeyi Norveççe dilinde öğrenmelisiniz. Norveç’e gelir gelmez bir yandan çalışıp bir yandan da dil kursuna gittiğim için bu konuda pek zorlanmadım. Ancak hayatın içinde gördüğüm kadarıyla bir göçmen için en zor konu dil. Tamamlamanız gereken en az 2 aylık bir sınıf eğitimi, yaklaşık 3 ay kadar süren sürüş eğitimleri var ve bu süreci dil bilmeden tamamlamak imkansız. 45’er soruluk C (kamyon) ve CE (TIR) yazılı sınavı ve 50 soruluk Kod95 diye adlandırılan, profesyonel sürüş eğitimi sınavını her birini en az yüzde 85 doğru cevapla geçmek zorundasınız. Bunları tamamlayıp direksiyon sınavlarını da geçerseniz ehliyetinizi alıyorsunuz. Türkiye’den farklı olarak burada aynı zamanda coğrafi ve iklim koşullarından dolayı almak zorunda olduğumuz dar yol sürüşü, gece sürüşü ve buz pisti üzerinde sürüş eğitimleri bulunuyor.”
‘MUHATAP OLMADIĞIM İÇİN KARGAŞADAN UZAĞIM’
Doğanın içerisinde tek başına uzun yolculuklar yapmanın huzur verdiğini dile getiren TIR şoförü Murat Yaldız, “Artıları; tek çalıştığım için işime karışan kimsenin olmaması, işimi aksatmadığım sürece istediğim zaman istediğim şeyi yapabilmek (yeme, içme, dinlenme, müzik dinleme vs.), insanlarla çok muhatap olmak zorunda olmadığım için her türlü tartışma ve kargaşadan uzak olmam. Eksileri, tek çalıştığım için olası bütün sorunlarla başa çıkmak zorunda olmam. Her ne kadar her akşam evime gidebiliyor olsam da ailemden uzakta olmak, Norveç gibi soğuk bir ülkede kışın ekstrem koşullarda kar ve buzun üzerinde aylarca çalışmak zorunda olmak ki bu bence en zor olanı. İyi bir stres yönetimi ve profesyonellik gerektiriyor” ifadelerine yer verdi.
‘ŞU ANDA SAATLİK 25 EURO KAZANIYORUM’
Norveç’te maaşların saatlik çalışma üzerinden hesaplandığını ve günlük çalışma süresinin 7,5 saat olarak aylık 150 saat kabul edildiğini söyleyen Yaldız, “Bunun üzerinde çalışacağınız her bir saat için artı yüzde 50 ekstra mesai ücreti ödeme yapılır. Ben şu anda saatlik 250 kron (yaklaşık 25 euro) kazanıyorum. Ekstra mesai için de saatlik 375 kron ödeme yapılıyor. Şoför olarak çalıştığım için sabit bir maaşım yok. Aylık ortalama 190 – 230 saat çalışıyorum” bilgisini paylaştı.
Tır sürmeye başladığı ilk zamanlarda başına gelen talihsiz olayı anlatan Murat Yaldız, “İlk başladığım zaman kasım ayıydı ve kış başlamıştı. Henüz yeterli kış tecrübesine sahip değildim. Yoğun kar yağışı altında buzlu bir yolda yokuş yukarı çıkarken dönmem gereken viraj için yavaşladım, hızımı ayarlayıp tekrar gaza yüklendiğimde çekici dorse ile birlikte sola doğru kontrolsüz bir şekilde kaymaya başladı. Hemen frene basıp durdum ve aracı kaldırmak için tekrar harekete geçtiğimde kar yığınına saplandığımı fark ettim” şeklinde konuşarak şöyle devam etti:
“O anı hiç unutamıyorum. Şükür ki ucuz atlattım. Araç, taşıdığım yük ya da etraftaki kimse bu durumdan zarar görmedi. Patronumu arayıp durumu anlattım. O bölgeye yakın, tecrübeli bir başka şoför arkadaşım yardıma geldi ve 1 saat sonunda aracı kurtardık. Bu bana büyük bir ders oldu. Buz üzerinde TIR ile ne yapılır ne yapılmaz yaşayarak öğrenmiş oldum. Gerçi buz pisti eğitimlerinde bu gibi durumları yine yüklü araçlarla deneyimlemiştim ama orada yanımda eğitmen oturduğu için onun güveni ister istemez oluyor. İnsanın tek başına yaşaması farklı. O günden sonra da böyle bir olayı tekrar yaşamadım, umarım da yaşamam.”
‘ÇOCUKLARIMIN ANA DİLİNİ VE KÜLTÜRÜNÜ ÖĞRENMESİ ÖNEMLİ’
Gününün büyük bir kısmının yollarda geçtiğini dile getiren Murat Yaldız, “Sabahları 06.00 gibi kalkıp iş yerime gidiyorum. Saat 07.00 gibi o gün dağıtacağım malzemeleri araca yüklemeye başlıyoruz. Gerekli hazırlıkları tamamladıktan sonra 8 gibi yolculuğa başlıyorum. O günkü dağıtımım kaçta biterse o zaman aracı terminale bırakıp eve gidiyorum. Bu kimi zaman saat 17.00 kimi zaman saat 20.00 oluyor. Hafta içi genelde eve gelip ailem ve çocuklarımla vakit geçiriyorum. Hafta sonları 2 gün izinliyim. Genelde hafta sonları ailecek bir gün aktivite yapmaya çalışıyoruz. Küçük çaplı geziler, lunapark, hayvanat bahçesi, piknik… Türkiye’den gelmiş arkadaşlarımı da ailecek ziyaret ediyorum fırsat buldukça, çocuklarımızın anadilini ve kültürünü öğrenmesi adına bunu önemli buluyorum” diyerek sözlerini noktaladı.